Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, Dünya Gazetesi ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği işbirliği ile düzenlenen ‘Sanayide Maden Panelleri-1’ Çimento Sektörü toplantısına katıldı.
Dünya Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde çevrimiçi olarak düzenlenen panele, Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık’ın yanı sıra, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, Türk Çimento CEO’su Volkan Bozay ve Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ katıldı.
Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, çimento sektörünün ülkemiz açısında çok önemli bir sektör olduğuna dikkat çekerek, “Çimento sektörünün ana hammaddelerini maden sektörü karşılamaktadır. Sektörde kullandığımız çok sayıda ham madde var. Bunların asıl kilit olanları kalker ve marn ya da kil dediğimiz maddelerdir. Bu ham maddelerin bir kısmını kendi rezervlerimizden karşılıyoruz. Demir cevheri, alçı taşı gibi diğer ham maddeleri ise başka madencilerden tedarik ediyoruz. Bunları tedarik ederken de bir takım zorluklarımız var. Tedarik ettiğimiz bu madenlerin kalitesinin sürdürülebilir olması taşıma imkânlarının uygun şekilde olması, sürdürülebilir olması, zaman zaman kesintiye uğramaması ve uygun fiyata almamız çok önemlidir” dedi.
“MALİYET ARTIŞLARI SEKTÖRE YÜK GETİRMEKTEDİR”
Prof. Dr. Açık, kömür ve elektrik maliyet artışlarının sektöre yük getirdiğine altını çizerek, “Bilindiği üzere çimento ağır sanayidir. Burada özellikle madenler ve bunun yanı sıra elektrik, kömür gibi çok yoğun tüketilen çeşitli kaynaklar var. Özellikle, kömür ve perokok yurt dışından getirildiği için kur etkisi nedeniyle çok önemli artı maliyetler getiren iki önemli hammaddedir. Son yıllarda petrokoka yüzde 200, ithal kömüre yüzde 70 civarında zam geldi. Kömürün birim dolar fiyatına gelen zam nedeniyle çok ciddi yük altındayız. Bizim maliyetlerimizin yüzde 70-80’ini kömür ve elektrik oluşturmaktadır. Bu nedenle de özellikle elektrik ve kömürdeki fiyat artışları çok büyük maliyetler getirmektedir” şeklinde konuştu.
“MADEN SEKTÖRÜ LOKOMOTİF OLABİLİR”
Maden sektörünün yaşanan sorunların çözümünde lokomotif görevi üstlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Yasemin Açık, “Madenciliğe bağlı olarak yaşadığımız sorunların çözümlenmesinde maden sektörü lokomotif görevi üstlenebilir. Kamu kurum ve kuruluşları, medya, özel sektörden farklı alanlardaki temsilcilerin de bulunduğu bir platform ile kamuoyu oluşturup kararların erken çıkması sağlanabilir. Yasalarımız yeterli ama bu yasalara rağmen her bir kurumun kendisine gelen madenle ilgili evrakı ne kadar süre bekletebileceğine ilişkin bazı yönergeler çıkarılabilir. Yani bir kurumda gelen bir izin evrakının bekleme süresiyle ilgili bir takım değişiklikler olabilir diye düşünüyorum. Yine tüm madenleri bir arada tek ÇED altında toplayabiliriz. Tek Çevresel Etki Değerlendirme Belgesi alınır ve bütün madenler o belgeyle çevresel etkisi değerlendirilebilir” açıklamasını yaptı.
Prof. Dr. Yasemin Açık, dijital dönüşümün sektörel anlamda çok önemli olduğunu ve Seza Çimento’nun endüstri 4.0’a çok uygun bir fabrika niteliği taşıdığını vurgulayarak, “Özellikle ifade etmek isterim ki, bizim fabrikamız endüstri 4.0’a çok uygun bir fabrika, dijital bir fabrika. Çünkü bütün makinaların birbiriyle haberleştiği ve iletişim içinde olduğu bir yapımız var. RoboLAB’ımız var, eksper sistemimiz var, SCADA sistemimiz var. Bu SCADA sistemiyle tüm üretim hattı kumanda odasındaki operatörlerle yönetilebilmektedir. İstediğimiz takdirde eksper sistemimiz ile birlikte oto pilota geçebilir ve tüm üretim hattımızı uzaktan otomatik kumanda ile insansız üretim ve ürettiğimiz ürünlerin takibini, satışın takibini yapabilecek durumdayız. Sektörel anlamda dijital dönüşüm çok önemlidir. Hatta bu dijital dönüşüm sadece maliyetlerimizi düşürmemiz için değil aynı zamanda yeşil mutabakata uyum sürecinde de çok önemlidir. Avrupa Birliği’nin yeşil mutabakatı, mutlaka bizim iş dünyamızın ve ülkemizin önemle üzerinde durması ve katılması gereken bir mutabakattır” değerlendirmesinde bulundu.