Sağlığı Geliştirme ve Sigara ile Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada uyuşturucunun zararlı etkilerine değinirken, ailelere de önemli uyarı ve tavsiyelerde bulundu.
Sağlığı Geliştirme ve Sigara ile Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Covid-19 pandemisi, savaş gibi zorluklar nedeniyle dünya genelinde uyuşturucu kullanımında yaşanan artışa dikkat çeken Açık, sentetik uyuşturucu çeşitliliğin artmasının ve uyuşturucuya erişimin kolaylaşmasının da özellikle gençleri büyük bir tehlikeye doğru sürüklediğini söyledi. Açık, ailelere de önemli tavsiyelerde bulundu.
“ÜRKÜTÜCÜ TABLO KARŞISINDA VAKİT KAYBETMEDEN HAREKETE GEÇMELİYİZ”
Dünyanın içinde bulunduğu durumun uyuşturucu kullanımının artmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yasemin Açık, “UNODC; Covid-19 pandemisi, dünya genelinde yaşanan çatışma ve savaşların, uyuşturucu kullanımında artışa yol açtığını belirtiyor. Çünkü bu tablo, çaresizlik ve güvensizliğin derinleşmesine yol açıyor. Bununla birlikte Türkiye’nin verilerinin de yer aldığı Avrupa Uyuşturucu Raporu 2022’de de dikkat çekildiği üzere sentetik uyuşturucu çeşitliliğinin artması ve uyuşturucuya erişimin kolaylaşması da uyuşturucu tehdidini giderek artırıyor. Avrupa Birliği’ndeki 15-64 yaş arası yetişkinlerin 83,4 milyonunun daha önce yasa dışı uyuşturucu kullandığını gösteren bu ürkütücü tablo karşısında vakit kaybetmeden harekete geçmeliyiz. Bu noktada kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşlarının iş birliği içinde olması, uyuşturucu maddelerin gerek kullanımı gerekse kaçakçılığının önlenmesi adına topyekûn mücadele verilmesi büyük önem taşıyor” dedi.
“UYUŞTURUCU KULLANIMI HAYATI SÜRDÜRMEYİ İMKANSIZ HALE GETİRİYOR”
Uyuşturucu kullanımının bir bağımlılık türü olduğunu ve kullanımının sürdürülmesi halinde yoksunluk hissinin ortaya çıkmasıyla yaşamın devamını imkansız hale getirdiğini ifade eden Açık şöyle devam etti; “Ruhsal özelliklere, genetik yatkınlığa, çevresel ve toplumsal faktörlere, uyuşturucuya erişime bağlı olarak özellikle gençler bağımlılık riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Kendini bir sosyal ortama ait hissetme ihtiyacı hisseden gençler, birilerinin ‘bir kereden bir şey olmaz’ demesiyle felakete sürüklenebiliyor.”
“SEVGİSİZLİK VE İLETİŞİM EKSİKLİĞİ ÇOCUKLARDA UYUŞTURUCU KULLANIMI RİSKİNİ ARTIRIYOR”
Uyuşturucu kullananların büyük bölümünü ergenler ve genç yetişkinlerin oluşturduğunu ifade eden Açık, “Özellikle küçük yaşlarda kullanılan uyuşturucu, beyin henüz gelişimini tamamlamadığı için ciddi problemlere neden oluyor. Bu noktada ailelere önemli görevler düşüyor. Her şeyden önce çocuğun sevgi dolu bir ortamda, özgüvenli bir şekilde yetişmesi, kendini çaresiz ve güvensiz hissetmemesi çok önemli. Ebeveynin aşırı ilgisizliği de aşırı gözetimi de çocukları farklı arayışlara itiyor. Dolayısıyla aile içinde bir denge kurulması gerekiyor. Aile içi şiddet, psikolojik sıkıntılar, travmalar ve iletişim eksikliği de çocukların madde kullanımına yönelme riskini artırıyor” diye konuştu.
“FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK BELİRTİLER İYİ GÖZLEMLENMELİ”
Prof. Dr. Yasemin Açık, çocuklarının madde kullanımından şüphelenen ebeveynlere ise şunları tavsiye etti; “Dikkat eksikliği, ani duygu değişimleri, sebepsiz yere öfkelenme, kabuğuna çekilme, okul başarısının bir anda düşmesi madde kullanımına bağlı olabilir. Fiziksel olarak ise yeme içme ve uyuma alışkanlıklarında değişiklikler, ani kilo kaybı, bulantı, ishal, aşırı terleme, gözlerde kızarıklık gibi değişimler çok iyi gözlemlenmelidir. Elbette bu belirtiler, çocuğun kesin olarak uyuşturucu kullandığını göstermez. Çocuğun başka bir fiziksel ya da psikolojik sıkıntısı da olabilir. Dolayısıyla aileler çocuklarını suçlamadan, gerekirse bir uzmandan da destek alarak, bu değişimin gerçek sebebini öğrenmeliler. Uyuşturucu madde kullanımı söz konusuysa da vakit kaybedilmeden en uygun tedavi yöntemi uygulanmalıdır”
Kaynak: Kanal23